ÇARESİZLİK
Çaresizlik ve çözümsüzlük, gırtlağına yapışınca, ısrarla nefes almaya çalışmak; acizliği gün yüzüne çıkarır. Bu acizlik içinde çaresizlikle uzun süre mücadele etmek; gün geçtikçe güçsüzleştirir insanı.
İnsan, yok olmakla var olmak arasında büyük bir karmaşa yaşar; ancak karmaşanın sonu hep olumsuzluğa koşar ve benlik, yok olmak ister.
Ne var; madem boğuluyoruz, bırakın ölelim!
Ölüm, bir kurtuluştur çoğu zaman.
Hapis yaşamak parmaklıklar ardında, tek pencereye mahkûm kalmak; sonucu kabullenmek işin en kolay yanı. Gökyüzü yorgan, sıcak toprak halıyken kabul etmek esareti, en güzeli bu aslında.
Çaresiz kaldığında gözler ya öne düşer ya da uzaklara bakar.
İsyandır hayat!
Neyi umut ettiğini bilmemek kaos. Buna rağmen umudu beslemek cüretkârlık, avunma, belki de saçmalık!
Hayal kurmak çok sevimli, hayallerle birlikte gün yüzüne çıkacak kirlenmemiş sevgiler, özgürlükler yaşamak hayatın ta kendisi.
Hayal üfler ruha, ölmek üzere olan, can çekişen benliğe.
Can katar cana.
Hayat verir yaşama…
Sınır yoktur hayalde. O, yasakları yırtar zarından. Su gibi akar; taşır kıyılardan taşı toprağı... Bırakır, durması gereken yerde.
Hayaller, ulaşır bazen durgun, küçük, mütevazı bir gölete; bazen ummanlarda dolaşır.
Büyütülmelidir kalplerde umut. Direnmelidir çaresizliğe.
Her şeye rağmen umuttur insâni olandır.
Çaresizliğe teslim olmak, umutsuzluğa teslim olmaktır.
Her zaman bir umut vardır; çaresizliklere karşı.
Yeter ki direnmesini yaşamasını bilsin insan…