İslam tarihinde müstesna bir yeri bulunan, Peygamberimiz (s.a.s) “Veda hutbesi” bir rivayete göre 100.000 sahabi, bir başka rivayete göre ise 130.000 sahabinin huzurunda verilmiştir. Bir müddet sonra da sevgili Peygamberimizin irtihal (vefat) etmiştir.
Nitekim hutbenin sonun da “Burada bulunanlar, bulunmayanlara aktarsınlar. Olabilir ki sonradan dinleyenler sözlerimi daha iyi anlayabilirler” demektedir. Yani Peygamberimiz (s.a.s) bu konuşmanın kuşaklardan kuşaklara nakledilmesini istemektedir.
Zaman zaman gündemimize giren “Veda hutbesi” nin sözlerini aşağı yukarı birçoğumuz bilmekteyiz. Ancak bu sözler okunup geçilmekte, üzerinde gerekli düşünceler yapılmamaktadır.
Hz. Muhammed (s.a.s.) 40 yaşında Peygamber oldu. 23 yıllık Peygamberlik devresinin Nübüvvet'den Hicret'e kadar devam13 yılı Mekke'de, Hicretten vefatına kadar olan 10 yıllık süresi de Medine'de geçti. Bunlara "Mekke Devri" (610- 622) ve "Medine Devri" (622-632) denir. Böylece asırlara meydan okuyarak ve kıyamete kadar de devam edecek olan Hak yolunu sahibi olan İslamiyet, 33 yılda tamamlandı.
Veda hutbesi bütün bu dönemlerin ve özellikle İslam’ın bir özeti gibidir.
Peygamberimiz o zamana kadar devam eden bir cahiliye (Allah’ın tanınmadığı) dönemini kapatmış, Allah’ın (zatının ve kanunlarının) tanındığı, bir döneme geçilmiştir. Bu günkü kelimelerle söyleyecek olursak, bir cahiliye (sömürü ve küfür) düzenini yıkarak yerine Allah’ın Hak (adil düzen) düzeni kurulmuştur.
Düzenin ne olduğu daha iyi anlaşılması için, denizde ki balıklara bakılmalıdır. Bildiğiniz gibi balık su içinde yaşayan bir hayvandır. Su onun çevresidir, sistemidir, hayatıdır. Onu sudan çıkarırsanız, o bir müddet ağzını açıp kapatır. Ama sonuçta ölür.
İslam’da, Müslüman için çevredir, sistemdir, hayattır. Bu sistemi değiştirirseniz, o yaşıyorum zanneder. Hâlbuki bir müddet sonra o da ölecektir.
Başta Filistin ve Gazze’de ki Yahudi katliamlarını görüyorsunuz. Diğer İslam ülkelerinde ki feryatları çoğunu duymuyoruz bile…
Bizim yaptığımız sadece ağzımızı açıp kapamak oluyor. Bu gün onları katlediyorlar, yarın da bizi katledecekler, diğer Müslümanlar sadece ağızlarını açıp kapatacaklar…
Bize canlılık verecek suya kavuşuncaya kadar yani “Adil düzen” kuruluncaya kadar bu böyle devam edecektir.
VEDA HUTBESİ, SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİNİN İLANIDIR
Veda hutbesinde söylenenleri madde madde yazarsak, Peygamberimizin (s.a.s) kendi sistemi için neleri koymuş ve neleri kaldırmış olduğu açıkça görülecektir.
- Allah’a şirk (ortak) koşulmaması,
1) Yalnız Allah’a tapılır (İyyake nağ büdü)
2) Yalnız Allah’tan yardım istenir. (İyyeke nesteiyn)
3) Rızası gözetilecek tek varlık odur. (Ve rızake matlubi)
4) Tek kanun koyucu odur. (Başka kanun koyucu olamaz)
Eğer bu dört maddeden birisinde sapma olursa, Allah’a şirk (ortak) koşulmuş olur.
- Mal ve canın korunması, haksız can alınmaması,
- Faizin kaldırılması,
Peygamberimiz hutbesinde faiz haramdır diyerek bir hüküm bildirmiyor, faizi kaldırdım diyerek bir icraatını ortaya koymaktadır.
Kan davalarının kaldırılması,
Suçun şahsiliği esastır ve suca cezayı her kendisi değil devlet vermelidir. Yoksa anarşi (kan davası) çıkar. Ancak devlette bu suça gerekli cezayı vermelidir ki karşı taraf bunu az bularak kan davasına kalkışmasın.
- Zinanın yasaklanması,
Bütün kötülüklere “yapmayın” diyen İslam, iş zina olunca “yaklaşmayın” buyrularak, yasağın önemini anlatmakta, zinaya giden yollarında kapatılmış olduğu beyan edilmektedir.
- Müslümanların canı, ırzı ve malının helal olmaması,
- Hırsızlığın yasaklanması,
Başkasını el emeği ve göz nurunun haksız bir şekilde el değiştirmesidir. Bu “Adil düzen”e darbe vurmaya eşittir.
- Emanetin sahibine iadesi,
Emanet, kul hakkıdır. Allah kendi emirlerini çiğneyenleri bile af edebilirken, kul hakkını helal etmemekte ve mutlaka helalleşmek gerektiğini bildirmektedir.
- Erkek ve kadının birbirleri üzerindeki hakları,
Erkek ve kadın birbirinin eşiti değil, birbirinin tamamlayıcısı, biri olmazsa olmazıdır.
- Irkın, rengin, dilin üstünlük konusu yapılmaması,
Irkçılık İslam’da yasaklanmıştır. “Ne beyazın siyaha ne de siyahın beyaza bir üstünlüğü yoktur”
- Kur’an ve sünnete sarılmanın önemi,
İslam’ın iki önemli kaynağı Kur’an ve Sünnettir. Bu ikisinin birbirinden ayrılması insanın yanlış yollara götürür.
- Şeytana karşı uyanık olunması,
Gözümüzle göremediğimiz bir varlıktır. İnsanın Allah’ın emirlerine karşı gelmesini telkin eder. Ona uyanlar, gözlerini cehennem de açarlar.
- Cahiliye adet ve yasalarına geri dönülmemesi…
Bu gün zamanımızda yaşananlar cahiliye döneminin aynen yaşanmasıdır.