Mahmud Sâmi Efendi, 1892 yılında Adana’nın Tepebağ mahallesinde dünyaya gelmiştir. Şecereleri Ramazan Oğullarından Nûreddin Şehîd yoluyla Hâlid bin Velîd Hazretlerine dayanır. Babası Müctebâ Efendi’dir. Sami Efendi Hazretlerinin vefatı ise 1984 İstanbul’dur.
Efendi Hazretleri, herhangi bir sual karşısında veya açıklanması icap eden bir mevzuda; “Bunu yapınız veya şunu yapmayınız!” gibi emir verir şekilde kat’iyyen konuşmazdı. Bunun yerine ekseriyetle, ayet-i kerime, hadis-i şerif veya Mecelle kaidelerinden bir maddeyi okumakla iktifa ederdi.
Sami Efendi Hazretleri; “Ey birader! Vakit ahir zamandır. Din zayıflamış, Sünnet terk edilmiş, bid’atler ise her tarafa yayılmıştır. Böyle karanlık bir devirde, en mühim şey olan akaidi ve diğer dinî ilimleri tahsil etmeye gayret eylemek zarurîdir” diyerek nasihat ederdi.
İstikamette olmaya çok önem verir, “İstikâmet sahibi, dağ gibi olmalıdır. Çünkü dağın dört alâmeti vardır: 1) Sıcaktan erimez, 2) Soğuktan donmaz, 3) Rüzgârdan devrilmez, 4) Sel alıp götürmez” derdi. İslam’a yönelen kişi hiçbir zora, yalana ve yanıltmaya kanmaz, doğru yola gidiyorum diye yanlış yollara gitmez. Allah’ın dostlarını kendine dost, düşmanlarını düşman bilir.
CİHAD ANLAYIŞI
Biraz işin başına dönelim. Bu milli görüş hareketi nasıl başladı? Bu hareketin manevi mimarları kimlerdir? Bu harekete cemaatlerin başları ve destekleri nasıl olmuştur? Milli görüş sadece bir kısım fedakâr insanların ülkemizi ve milletimizi kurtarma gayretinden mi ibarettir. O halde cihat ediyoruz, ne demektir?
Malum olduğu üzere Cihat Allah'ın Kur'an-ı Kerimde 500 fazla ayette buyurduğu bir farzdır. Diğer farzlarda olduğu gibi bu farz da eda edilmedikçe Müslümanın üzerinden sakıt olmaz (düşmez).
Dinimizin direği namaz da farzdır ve bu farzın edasının farzları da bulunmaktadır. Bunlar 6’sı dışından 6’sı içinden olmak üzere 12 farzdır. Namazın edasının farzlarından biri olmazsa namaz da olmamaktadır.
Cihat farzının edasının farzlarından ilki “Cihad etmeye niyet etmektir” Diğer bazı farzları ise bir emire biat etmek, onun verdiği emirlere itaat etmek, "bi emvaliküm ve enfisüküm – bu uğurda mallarınızla ve canlarınızla" cihat etmektir. Cihat farzının haramları da vardır ki “vela teferrau – tefrika çıkarmak” tır. Kulis bir tefrikadır, hiziplere ayrılmak bir tefrikadır, emire isyan bir tefrikadır. İnsanları yanına toplayabilmek için rüşvet vermek, yalan söylemek ve tehdit etmek de cihat haramları içine girmektedir.
MUSTAFA AKGÜN ANLATIYOR
1977 yılında yapılan seçimlere yakın siyasi çalışmaları yönlendirenlerle toplantı
yapılmıştır. Erenköy`de bir evde yapılan bu toplantıda Erbakan Hoca ve Sami Efendi arasındaki hususi görüşme 1-1,30 saat sürmüştü. Bu hususi görüşmeden sonra salonda kendilerini bekleyenlerin yanına çıkmışlardır.
Sami Efendi bu topluluğun huzurunda torunu Mahmud Kirazoğlu`na bir ferman okutmuştur. MSP hareketi Sami Efendinin nazarında bir İslami Cihad Hareketi olduğu belirtilmiş ve bütün bağlılarının madden ve manen MSP hareketine katkıda bulunmaları istenmektedir. Fermanın okunup bitirilmesinden sonra Sami Efendi Erbakan Hoca`ya:
-Biz şimdi size ne yapmak suretiyle yardımcı olabiliriz? diye sorar.
-Efendim tensibiniz olursa damadınız Ömer Kirazoğlunun, Tahir Büyükkörükçü
Hocaefendinin, eski Muğla müftüsü İlhan Armutçuoğlu’nun ve bazı güzide zevatın önümüzdeki seçimlerde MSP`den aday olmalarını arzu ediyoruz.
Sami Efendinin etrafındakilerin yüzlerine bakarak verdiği cevap tavır ve mana olarak
fevkalade manidardır; “Bu bir emirdir yerine getirilsin”
Ve arzu edilen zatlar MSP`den aday olurlar. Bir kısmı mebus olur bir kısmı olmaz ama
bu hadise Sami Efendi merhumun MSP`ye hangi gözle baktığının açık açık ifadesidir.
Ve arzu edenlere bu satırların yazarı bu hadisenin birçok şahidini gösterebilir. Çünkü hadisenin şahitlerinden Ömer Kirazoğlu dışında büyük bir ekseriyeti henüz hayattadır.