Yahudi, Türkiye’nin milli değerlerine bağlı, fert ve toplumun ahlaken gelişmiş, üreten ve ihracat yapan, parasının değeri kıymetlenmiş, şahsiyetli bir dış politika yürüten, İslam Birliğini kurarak bütün emperyalist ve sömürgeci devletlerin karşına dikilmiş bir ülke olmasını istemiyordu. Bu İsrail’in “Arz’ı mev’ut – bütün dünyaya hâkim olmak” emellerine tersti.
Onun için MSP’nin ortak olduğu hükümetleri yıkıp yerine kendi kontrolünde hükümetler olmasını istiyordu. Bu konuda ilk yaptığı iş AP ve CHP’nin liderlerini ziyaret ederek onları erken seçime ikna etmiş sonra da bu seçimlerde yine kendi kontrolündeki medyayı kullanarak Türkiye’yi 1977 erken genel seçimlerine götürmüş, MSP’nin 48 milletvekilini yarı yarıya azaltarak milletvekili sayısının 24’e düşürmüştü.
İçeriden ve dışarından her türlü müdahaleye açık olan böyle bir sistem hala bizlere üstün ve yüksek faziletler bir rejimi olarak takdim edilmektedir.
Bu şaibeli seçimlerde yine kendi kontrolündeki cemaat ve toplulukları da kullanmış, onlarla MSP’ye akla hayale gelmeyen yalanlar ve iftiralar atılmasını sağlamıştı.
Bu iftiralardan birisi de “MSP Kur’an kursu kapattı” iftirası olmuştur. Şüphesiz ki Türk halkı Müslüman’dı ve onu ancak bu türlü Müslümanlık atılan yalanlarla kandırabilirdi. Zavallı cemaat mensubu Müslüman, bu yalan haberlerin vebal ve günahının bir gün kendi amel defterinde karşına çıkacağından habersiz bu yalanlara alet oluyordu.
Bu iftira ülkemizin bir kaç köyünde karşımıza çıkmıyordu. Seçim esnasında aldığımız haberlere göre ülkenin hemen hemen her köşesinden ne fazla ne eksik, bu yalan haberler geliyordu. Bu da gösteriyordu ki bu yalan haber merkezden çıkartılmış ve bütün yerleşim merkezlerine ve köylere dağıtılmıştı. Bu yalan haberin yayıcılarının ise ne acıdır ki kadrosuz çalışan hocalar olduğu gerçeği ortaya çıktı.
FEDERASYON KURMA FİKRİ
Seçim sonuçlarını değerlendiren MSP kurmayları ve bunların başında ki Hocamız Prof. Dr. Necmettin Erbakan, olayın bu yüzünü tespit etmiş, “Biz kur’an kursu kapatmadık, bilakis kur’an kursu açtık” demek yerine, kur’an kurslarının sesini topluma duyuracak ve onları organize edecek bir federasyon kurulması gerektiğine inanmıştı. Bu fikrinin tahakkuku için de Kütahya/Tavşanlı eski Belediye Başkanı Mehmet Ali Cengizgil’e “Kur’an kursları federasyonunun kurulabilmesi için bir tüzük hazırlaması görevini” vermişti.
1978 yılı ilk çeyreğinde ben Çankaya’da bulunan MSP Genel merkezine gitmiştim. Orada ki çalışanları ziyaret ederken bu arada Mehmet Ali Cengizgil’i de ziyaret etmiş, onun harıl harıl bir çalışma yaptığını görmüştüm.
Kendisine; “Mehmet Ali Bey, hayrola böyle yoğun bir şekilde ne yapıyorsun?” demiştim. O da bana;
“Nevzat Bey, Hocam bana bir kur’an kurları federasyonu tüzüğü hazırlama görevi verdi. Ben o tüzüğü hazırlamaya çalışıyorum” demişti. Ben, bu habere memnun oldum ve kendisine;
“Mehmet Ali Bey, 1974 yılı kısa dönem Yedek subay askerlik görevim esnasında ülkenin birçok yerinden arkadaşlarım oldu. Bunların adres ve telefonları var. Onlara bir yazı yazarak kurulacak kur’an kursları federasyonuna üye dernekler isteyelim. Böylece federasyon kurulurken güçlü ve büyük kurulmuş olsun” demiştim.
Benim “bu federasyon işine balıklama atlamam” sebebiyle daha sonra Hocamızla görüşen Mehmet Ali Bey, benim bu teklifimi Hocamıza aktarmış ve bu federasyona bir Genel Başkan lazım olacak. Hocam bu Genel Başkanlığı Nevzat Bey yapar, diye benim ismimi vermiş.
MÜHENDİS FEDERASYON BAŞKANI
Hocamı 1968 den beri yıllardır yanıyorum. Önce Profesör olarak derslerimize girmiş onun öğrencisi olmuşum. MNP (Milli Nizam Partisi), MSP (Milli Selamet Partisi) Gençlik kolları Genel Başkanlıkları yapmış Hocamızla birlikte çalışmışım. Beni yakından tanıyor. Sadakatimi, neyi yapıp yapamayacağımı iyi biliyordu.
Hocamız, bir işi yürütecek bir adam aradığı zaman önce onun sadakatinden emin olmak ister. Çünkü sadakat bir insan için çok önemli bir haslettir. Sadakatinden emin olduğunu bildiği insanın, ehliyet, liyakat ve kabiliyetine ondan sonra bakar.
Aradan birkaç gün geçti. Hocamın beni çağırdığını haber verdiler. Ben de istenilen gün ve saatte Hocamızın ziyaretine gittim. Özel kalem beni içeriye aldı. Hocam bana;
“Nevzat... Biz Kur’an kursları Federasyonunu kuracağız. Bunun Genel Başkanı da sen olacaksın. Ona göre hazırlığını yap. Diğer bilgileri Mehmet Ali Beyden alacaksın” dedi.
Böyle tevil gerektirmeyen kesin bir emrin karşılığı, “Baş üstüne Hocam” olacaktır. Ben bu sözü söyledikten sonra ilave ettim.
“Hocam, bildiğiniz gibi ben bir mühendisim. Bu görev ise ilahiyatçı bir arkadaşın yükleneceği ve daha götüreceği bir görevdir” dedim. “Yarın benden vaaz istenecek, hutbe istenecek, sohbet istenecek. Bir yerde hata ve kusur yapmayalım” dedim. O tekrar bana;
“Hayır. Bu görevi sen yapacaksın” diyerek ısrar etti. Ben de çaresiz kabul ettim. Hemen çalışmalara başladım.
Bilindiği gibi Federasyon derneklerin bir araya gelmesiyle oluşan bir yapı. Kur’an Kursları federasyonu ise kur’an kursu ve cami derneklerinin bir araya gelmesiyle oluşacak ve çalışacak.
Zaten ihtiyaç da olan Ankara/Yenimahalle/Demetevler’e bir cami ve kur’an kursu derneği kurduk. Tüzüğünde aynı amaçlarla çalışan cami ve kur’an kursları dernekleriyle bir araya gelerek bir federasyon kurar” ibaresini yazdık ve tüzüğümüzü tasdik ettirdik. Bu ve benzeri dernekleri bir araya getirerek bir federasyon kuracağız.
Bu dernekte çalışmalara büyük destek veren merhum Şakir Simit, Mehmet Solmaz Hoca, merhum Ahmet Arıkan Hoca, Ramazan Çiğdem, Halil Çelik’i hayırla yâd ediyor, vefat edenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara da iki cihan saadetleri diliyorum.