TABUTÇULUK GELECEĞİN MESLEĞİDİR...
Seçilmiş(!) belediye başganının biri, uyguladığı yalan ve algı politikalarının etkilerini araştırmak üzere kıyafet değiştirerek bir meyhaneye gider… Ki seçim önceleri meyhanelere gidip tebdili kıyafet hesap ödemeleriyle meşhurdur… Yine o günlerden bigün Adamın biri, çok zengin bir sofrada demlenmektedir, yanına gider ve şöyle der:
-‘Böyle içebilmek için iyi kazanıyor olmalısın. Günde ne kadar kazanıyorsun?’
-‘8000 lira.’
-Şaşırır tabi ve tekrar sorar ‘Peki, seçilmiş(!) büyük başganımız;
-Yalan dolanla doğalKAZ getirdiği yalanına sarılan,
-Göreve geldiği gündem itibaren doğan görünümlü şahin misali Angara’da Cumhur, Eskişehir’de Millet olan,
-Yanar-döner siyasetiyle yöreyi hizmetten yoksun hale getirip yalan vaatlerle kandırmaktan geri durmayan,
-Kafasına göre çeşmeler yıkan, yaptığını zanneden,
-Alengirli işlerle akraba-i taallukat yani hısım-akrabayı kayıran, genel siyaseti hemen her yerde ağır eleştirip parsel parsel(!) halka hizmet sunan!
-Doki’ye gerekli başvuru olmadı, hemi de bizden öncekiler ‘Tü gaka’ zaten başvuru yapmamış yalanını söyleyen,
-Sonrasında ‘Napalım doki gelmezse biz yaparız’ deyip zemini önceden hazırlanan ve sonradan belediye hizmetiymiş gibi naralar atmaktan geri durmayan, üstelik normalde 5, 6, 7 gat karşılığı verilen yerleri belediye arsası olunca 1 gatmış gibi lüüüüp yutturan,
-Gaçak elektrik ve suya göz yumduğu iddia edildiği için mahkemelere daşınan,
-Gaçak imarın, betonun dozunu attıran,
-Tarım arazisine sanayi adıyla milyonları gömen, içinden gendisi de çıkamayan,
-Gayırdığı iddia edilen gooperatifler yüzünden iç işleri bakanı tarafından soruşturma izni verilen,
-Daha gelir gelmez işçileri mağdur eden ve bir bir gaybeden, (devleti zarara uğratan)
-Köy arazilerini ekiyom, deyip gendine yakın mıhtarlarla birlikte halkını hiçe sayan /gandıran,
-Köy darla ve azilerini satıp, garşılığında çay gazanı, masa sandalyeyle göz boyamaya çalışan,
-2014 yasasından bihaberlere ‘bizden öncekiler köylere hizmet etmedi’ yalanını yüzü gızarmadan sağa-sola savuran. ( ki belki de bu hususta kendisi CAHİL(!) )
-Gendini sosyal medyada pohpohlasınlar diye parayla beslediği zırcahillerin, yağdanlıkların, soytarıların söylediği yalanlar gendi de ganan,
Vb. söylesem ne gazanırsın?
-‘Günlük 15000 lira.’
Ve inan burada daha söyleyemediğimiz yüzlerce daha YALAN DOLANIN dozunu biraz daha arttırıp, kör gözlere parmak misali ağırlaştırırsa ne kadar kazanırsın?’
-‘Ooo... En az 50000 lira.’
Başgan sinirlenmeye başlar:
-‘Peki, bu başgan bir daha seçilirse?’
-‘O zaman 100.000 liradan aşağı gazanmam!’
-‘Öf be adam, ne iş yapıyorsun sen yahu?’
-‘Tabutçuyum!’
…/…
Ki bir hikâye ile taçlandıralım;
Ha Kral ha gıral başgan ne fark eder!
Bi gün ava gider, etrafında da yağdanlıklar…
Nişan alır gıral başgan(!)… Basar tetiğe lakin vuramaz hiçbir guşu…
Guşların tamamı galkar gökyüzüne…
Hemen atılır ortaya yağdanlıklar, soytarılar ve ‘Gıralımız çok yaşa, nede güzel vuramadınız guşları, vuramazsa en gözel bizim başganımız vuramaz’ derler…
Kolu gıralım yenin içine atalııııım, lakin kendimizi gandırmayalım emi…
NEREDEN NEREYE!
Geçen gün bir dost meclisinde muhabbete daldık… ÇAY var tabi… Mevzu vatan olunca gerisi bize teferruat… Her neyse!
Kuruluştan kurtuluşa, geçmişten geleceğe alabildiğine derinleşti… Ucu bucağı görünmeyen bir sohbet… Konu döndü dolaştı uçağa geldi… Hani şu Türkiye'nin uçak üretip Hollanda'dan sipariş aldığı yıllara vardı dayandı… Mevzu uçak olunca her alana inmiyor mübarek!
Neyse ki geleceğe gitmeden ağır ağır toparladık yaşadığımız ana bir uğrayalım, tartışalım istedik…
Marşal yardımı, toprak reformu, tepki oyları, menfaat birlikteliği, al traktör ver pulluk, patoz derken bir ilçeye iniverdik… Yani bugüne!
Üstü açık ilçenin, habarları yoh!
Hala el altından inşaat ile medeniyete ulaşacağını sanan lejyoner başganın kıral olduğu naçar topraklar!
Yağdanlıkların, soytarıların dediği gibi çok geliştik çok!...
‘Tabi yersen...’
Heee, bu yazımızı da öteki yazılarımızda olduğu gibi kişilere değil sisteme yönelik bir eleştiri yazısı olarak hayal ediverin!
Yazılarımızı ve yorumlarımızı okuyanlar benim kişilerle değil üzümle uğraştığımı bilirler. Burada da YALAN DOLAN gıral başgan sorununu ele almayı amaçladım o kadar! Hani Gurtlar Vadisinden ne diyordu, bu dizi tamamen hayal ürünüdür! İNANMAYIZ SİZ!
‘İstatistiği, sayıları ve hedefleri çok seviyorlar’ diyeceğimde hesapsız kitapsızca çarşafa doladı bunlar!
Kazın ayağı hiçte bildiğiniz gibi değil!
Bizler ne kadar güzel ifadelerle gerçekleri yansıtmada vasıta olmaya kalksak ta etkiyi ve sonucu halk edecek yüce Allah’tır… Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz “Gerçek şu ki; gözler kör olmaz, ancak sinelerdeki kalpler kör olur” (Hacc 46) demiştir…
Nedense bizler şu hizmetleri bir türlü göremiyoruz!..
Anlaşılan bizde Körlerdeniz!...
Allah’ım bizleri bakar körlerden, görüp de anlamayanlardan eylemesin...
Özet olarak Allah’ın aslanı Hz. Ali (r.a) ‘Kalp kör olduktan sonra, gözlerin görmesinde hiçbir fayda yoktur.’ demiştir…
Bırakın YALAN İNŞAASINI!
Yani ‘Tabutçuluk mesleği geleceğin mesleğidir’ anlayana…
NOT: Bakalım hangi gıral başgan üzerine alınacak? 'Üzerine alınanın...' der Osman Öztunç...
Ves’selam
NOT: GIRALIN SOYTARISI (İngilizcesi court jester veya king’s fool) ortaçağda gıralı eğlendirmek için onun yanında bulunan kişiye verilen ad…
Gıalların, bu kadar yakınında bulunan kişiye zamanla düşüncesini sormamaları düşünülemez elbet… Bir süre sonra gıral bazı devlet, il, ilçe, belediye işlerinde bunlara düşüncelerini sorar olmuş… Yani zaman geçtikçe bu soytarılar gıralı eğlendirmenin yanı sıra ona düşüncelerini ve görüşlerini açıklar olmuşlar. Hiç guşkusuz gıralların en yakın arkadaşları, üst düzey görevliler de onlara danışmanlık yapmış olsalar, yapıyom deseler de bu yağdanlık mesleğinin temelinin soytarılıktan türediği sanılıyor…
Bu bilgiyi de veriverelim…
SOYTARILARA YAZACAK TEK KELİMEMİZ ZİYAN.
Allah cc affetsin.