Peygamberimiz Hayber’in fethinden dönerken ashabına şöyle söylediği rivayet olunur; “Küçük cihadtan büyük cihada dönüyoruz. Büyük cihad ise nefisle cihadtır.”
Efendim, nefis terbiyesi önemi kesinlikle azımsanmayacak büyük bir cihadtır. Günümüz dünyasında zulüm, kan ve gözyaşının hemen hemen hiç eksik olmadığı günleri yaşamaktayız. Bu zulümlere muhatap olanların ekseri çoğunluğu ise maalesef Müslümanlar. İslam coğrafyası topyekun bir işgal altında desek, herhalde abartmış olmayız.
Böyle bir zulüm çağında diğer coğrafyalardaki Müslümanların dertleriyle hemhal olmamak bir Müslüman’a yakışır mı?
Şu hadisi dikkatle okuyup anlamaya çalışalım. Biz Müslümanlara nasıl bir uyarı var acaba?
“Müminin şeref ve namusunun çiğnendiği bir yerde onu yalnız bırakanı, Allah (c.c), yardıma muhtaç olduğu bir günde yardımsız bırakacaktır.” [Müsned-i Ahmed]
Maalesef günümüz Müslümanları bir bananecilik hastalığına yakalanmış haldeler. Hem öyle bir vurdumduymazlık ki bu, anlaşılır gibi değil… Bu millete birileri öyle bir anestezi yapmış ki içine düştüğü bu narkozdan ve pembe rüyadan çekip kurtarmak, şuurlandırmak gün geçtikçe daha da zorlaşıyor.
Şöyle bir tarihe bakalım!.. Diğer peygamberlerin ümmetlerine, eski kavimlerin başlarına gelenlerin acaba bizim başımıza gelmeyeceğine dair bir garantimiz var mı? Toplumca geldiğimiz şu evreleri bir gözden geçirince ortaya çıkan tablo akıbetimizin hiçte hayra doğru gitmediğini ayan beyan ortaya dökmektedir.
Şu necip ecdadın torunları olan bizler ne hallerdeyiz? Fuhşiyat, dolandırıcılık, faizcilik, yandaşçılık, emanete hıyanet ve buna benzer birçok hoş olmayan hal ve davranışlar Müslümanları çepeçevre sarıp kuşatmış.
Helak olan kavimlerin cezalandırılmalarına neden olan hal ve davranışları nelerdi bir hatırlayalım!..
Zulüm, haksızlık, yalancılık, tefecilik, ahlaksızlık (zina, eşcinsellik v.s) haller…
Şimdi tarafsız gözlerle yaşadığımız topluma baktığınızda bu tür örneklere rastlamadığınızı söyleyebilir misiniz? Acaba % 99’unu Müslüman adlettiğimiz ülkemizin ahlak ve maneviyat yönünden gidişini nasıl buluyorsunuz?
Bataklığa doğru sürüklenen bir milletle yüz yüze gelmişken, İslam coğrafyası zulüm, işgal ve gözyaşı ile çepeçevre kuşatılmışken, sadece kendi istikbal ve rahatlığını düşünmekle yetinen bir cemaat ve Müslümanlık profili düşünülebilir mi?
Bir dergah yada kuytuda dünya da olup bitenden habersiz; (özellikle İslam coğrafyası işgal altındayken) yalnızca ibadet ve zikirle meşgul olup ben nefis terbiyesi yapıyorum diyerek kurtuluşa ereceğini zanneden bedbahtların olduğu bir dönemde hayra ve iyiliğe davet eden, yanlış ve kötülüğe engel olmaya çalışan bir topluluğa dahil olmak her zamankinden daha da önem arz etmeye başlamıştır.
Ömer b. Abdülaziz şöyle demiştir:
“Allahu Teala, belirli bir zümrenin hatalı amelleri sebebi ile bütün halka azap etmez. Ancak açıktan işlenir de ona engel olmazlarsa o kavmin tümü azaba hak kazanır.
Allah’ın Yuşa b. Nuh peygambere şöyle vahiy ettiği rivayet edilir:
Senin kavminin iyilerinden kırk bin, kötülerinden de altmış bin kişiyi helak edeceğim.
Yuşa peygamber sordu:
Ya rabbi, şu helak edeceğin kimselerin kötüleri malum. İyilerin ne günahı var?
Cenab-ı Hak:
Onlar kötülere, benim emrime uyup kızmadılar, onlara engel olmadılar. Onlarla birlikte yiyip, içtiler” buyurdu.
Bu yazdıklarımdan ibadet ve zikir ile meşgul olmanın değerini önemsememek gibi bir mana çıkarılsın istemem. Elbette ibadet, dua ve zikir Müslümanın cennetteki derecelerini yükseltecek önemli vesilelerdir. Ama şu unutulmamalıdır ki, bu derecelere ulaşmak için önce cennete kavuşturacak hal ve davranışları sergileyebilmek gerek. Allah için bir şeyler yapmak gerek!...
Peki bunlar nedir derseniz?
Allah’ın (c.c), Musa’ya (a.s) “ Ey Musa, benim için ne yaptın?” sorusuna verdiği cevabı herhalde biliyorsunuzdur. Ya Rabbi, senin için namaz kıldım, seni zikrettim demiş.
Allah (c.c) ise, Ey Musa bu dediklerin senin ahretteki durumunu düzeltecek şeylerdir diye karşılık vermiş. Benim için bir şey yapman demek: “Benim sevdiklerimi sevip, buğzettiklerime buğzetmendir. Zulme engel olman, iyi ve doğru olanı tavsiye edip, kötü ve yanlışları durdurmaya çalışmandır” demiş.
Kıymetli dostlar, Allah için bir şeyler yapabilirsek hem kendimizi hem de içinde bulunduğumuz toplumun bekasına yarayacak çalışmalar yapmış olabiliriz. Rabbimizden niyazımız, onun yolunda ve onun rızasında bir ömür boyu sadık olabilmektir.
Kalın sağlıcakla…