Nevzat Laleli nevzatlaleli@gmail.com
Nereye gidiyoruz yazı serisi
Eğer bir bataklık varsa, orada sivrisineklerin olması ve bu sineklerin yakınlarda iskan edenleri sokması gayet normaldir. Hiç kimse bu sineklerden şikâyet etmeye hakkı olamaz. Ona, “Değerli kardeşim, bataklığı kurutmak senin elindeyken bunu niçin yapmadın?” derler.
Bazen şunu söyleyenlere rastlanmaktadır. “Niçin bataklık olsun? İhtiyacı olan gençlerimiz için böyle yerler gereklidir(!)”
Bu söz, böyle bir olayla karşılaşmamış ve acısı kendisine ulaşmamış olanlar için söylenebilir. Bunun Türkçemizde karşılığı, “bana değmeyen yılan bin yaşasın” dır. Ancak, en yakını, sevdiği bir kızı veya kız kardeşinin böyle bir bataklığa düşmesi halinde, işte o zaman bu acıyı tadacaktır ama o zaman iş işten geçmiş olacaktır.
Peygamberimiz ashabıyla birlikte iken yanlarına yeni Müslüman olmuş bir genç gelir. Ancak İslam’da zinanın yasak olduğunu da öğrenmiştir. Der ki;
“Ya Rasulallah. Ben İslam’ı kabul ettim. Ancak ben zina etmeden duramıyorum. Bana zinayı serbest bırakın?”
Sahabe-i Kiram bu sözleri Peygamberimize söyleyen gence hışımla baktılar. Peygamberimiz onları teskin ettikten sonra, gence dönerek;
“Senin anne var mıdır?” Delikanlı;
“Evet, var. Ya Rasulallah”
“Sen annenin bu işi yapmasını ister misin?”
“Hayır, Ya Rasulallah”
Peygamberimiz bu soruyu kız kardeşi, teyzesi ve halası için ayrı ayrı sordu. Delikanlıdan aldığı cevap hep “Onların bunu yapmasını istemem, Ya Rasulllah” şeklinde oldu. O zaman Peygamberimiz,
“Senin gideceğin her kadın da bir mümin kardeşinin yakınıdır” deyince, genç;
“O halde ben de yapmayacağım, Ya Rasuallah” dedi.
“Bir ülkede genelevler varsa, o ülkenin bütün kadın ve kızları oraya sermaye olmaya namzettirler. Çünkü bu yerler sermayesini (çalıştırdığı kadınları) o toplumdan alırlar” demiştik. O halde, bir gün senin kızın, benim kız kardeşim, öbürünün hanımı, bir başkasının bacısı oraya düşebilir.
Önce böyle bir acıya dayanıp dayanamayacağımızı kendimizi test ederek kontrol etmeli, sonra da bataklıkları kurutmak için neler yapabiliriz, bunu düşünmeliyiz.
Gazinolara, pavyonlara ve genel evlere sermaye olmak üzere düşürülen kız ve kadınlarımız bakın hangi yollardan, nasıl düşürülmektedir? Bunun birkaç yolundan birisi flört yapan bir kızı hem de flört yaptığı erkeğin düşürmesidir.
Bir başka söylenişiyle evlenebilmek için flört yapan kızlar, buralara düşmeye en başta namzet kızlardır. Her ne kadar kendisi iyi niyetle evlenmek maksadıyla flört yapıyorsa da, erkek her zaman evlenmek için flört yapmaz. Kız terk edildikten sonra diline dolaşan kelime, “Erkek milletine güven olmaz” dır. Ama heyhat…
Flört yapan bir kızın karşısına şu dört çeşit erkekten biri çıkar. Delikanlı samimidir. O da evleneceği kızı tanıyarak almak istemektedir. Ancak bunlar kendi içinde ikiye ayrılırlar. Bunlar, flörtlerinin sonucu evlilikle bitenler ile delikanlı ailesinden bağımsız olamadığı (özellikle maddi açıdan) için flörtün sonu ayrılma ile neticelenenler.
Flörtlerinin sonucu evlenme ile bitenler de yine ikiye ayrılırlar. Bunlar cicim ayları geçtikten sonra ve birbirlerinin iç yüzlerini daha iyi gördükten sonra, hayatlarını bu şekilde sürdüremeyeceklerini anlayarak birbirlerinden boşananlar.
Ülkemizde hem boşanmalar artmıştır ve hem de en fazla boşanmalar flörtle evlenenlerden oluşmaktadır. Çünkü flörtle evlenmeye karar veren çiftler, adına sevgi veya aşk denilen hislerle karar verirler. Ve hisler her zaman doğru karar vermemeye yetmemektedir.
Bu sınıfta ki erkeklerle karşılaşmış olmaları, kızlar için büyük bir şanstır.
Evlenmek için flört yapan kızların karşına çıkan, evlenmek maksadıyla değil de gönül eğlendirmek için veya kızdan cinsel ve maddi manada yararlanmak için flört yapan erkekler de çıkabilir.
Söylediği birkaç gönül alıcı kelime ile birkaç küçük hediye alan delikanlının samimi (kendisini sevip sevmediğini) olup olmadığını, kız kesinlikle anlayamaz.
Bu tip erkekler de ikiye ayrılırlar. Kendisi kızdan yaralanmak için flört yapanlar ile kızı bir müddet avuttuktan sonra bar, pavyon, gazino ve genelevlere satan yakışıklı erkekler.
Erkeğin dilinde kıza karşı kullandığı silah, “bana güvenmiyor musun?” sözüdür. Kız hem güvensizlik göstermemek ve hem de delikanlıyı kaçırmamak için çoğu zaman “evet sana güveniyorum” der ama bu arada bekâretini de kaybetmiş olur.
Kızı, kötü yollara satacak olanlar, genellikle kızın bakire kalmasına dikkat ederler. Çünkü bakire kızlara ödenen para, azda olsa kullanılmış kızlardan daha fazladır.
Siz ülkemizde sayıları yüz binleri bulan bu kötü yerlerde çalışan kadınların nereden ve nasıl devşirildiğini zannediyorsunuz?
Resim; Son pişmanlığın fayda vermediği bir durumu göstermektedir.