Kimden taraf olalım, kimi sevip kimi sevmeyelim. Hangi grupların peşine takılırsak bizleri ebedi saadete ulaştırabilir. İslam birliğinden yana olanları, zalim ve kafirlere dostum demeyenleri seversek mi ahretimizi kurtarabiliriz?.. Yoksa Avrupa birlikçi, zalim ve kafirlere dostum diyenlerle mi ahrette beraber olmak arzusundasınız?..
Sevgili Peygamberimiz; “Allahümme erinel hakkı hakkan ve erinel batılı batılan” yani: “Ya rabbi, bana hakkı hak, batılı batıl bildir” diye dua edermiş. Bir insan kötüye iyi diye sarılırsa, kötüyle beraber haşr olur. Doğruya da yanlış diye saldırırsa dünyasını da ahretini de yıkar, helak olur. Onun için doğruyu doğru bilmek, eğriyi eğri bilmek, kimin sevilip, kimin sevilmeyeceğini bilmek dünyada en zor ve en mühim meseledir.
İmanın temeli ve en mühim alameti, “hubb-i fillah” ve “buğd-i fillah”dır. Yani, Allah’ın sevdiklerini yalnız Allah rızası için sevmek ve Allah’ın sevmediklerini de yalnız Allah’ın rızası için sevmemektir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), bir hadis-i şeriflerinde (El-mer’ü me’a men ehabbe) buyuruyorlar ki, (Kişi, sevdiği ile beraberdir) demektir.
Allah’ın (c.c) sevmediklerini sevmek ve onlarla kaynaşmak, insanı Allah’a ve Onun Peygamberine karşı olmaya sürükler. Bir kimse, kendini Müslüman zanneder. Kelime-i tevhidi söyleyip, inanıyorum der. Namaz kılar ve her ibadeti yapar. Halbuki, bilmez ki, böyle çirkin hareketleri, onun imanını ve İslam’ını temelinden götürür. Aşıklar, sevgililerinin divanesi olup, onlara aykırı bir şey yapamaz. Aykırı gidenlerle uyuşamaz. İki zıt şeyin muhabbeti bir kalpte, bir arada yerleşemez. İki zıttan birini sevmek, diğerini sevmemeyi icap ettirir.
Cenab-ı Hakk Hz.İsa’ya (a.s) şöyle söylemiştir; “Eğer yerlerde ve göklerde bulunan bütün mahlukların ibadetlerini yapsan, dostlarımı sevmedikçe ve dost olmayanlardan uzaklaşmadıkça, hiç faydası olmaz.”
Allah (c.c), Hz.Musa’ya (a.s), (Benim için ne işledin) diye sorduğunda, (Ya Rabbi! Senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekat verdim, ismini çok zikrettim) deyince, (Ya Musa, namazların sana burhandır. Oruçların Cehennemden siperdir. Zekat kıyamet gününün sıcaklığından koruyan gölgedir. İsmimi söylemen de, kabir ve kıyamet karanlığında seni aydınlatan nurdur. Yani bunların faydaları hep sanadır. Benim için ne yaptın?) buyurduğunda, Musa “aleyhisselam”, (Ya Rabbi! Senin için olan ameli bana bildir!) diye yalvardı. Cenab-ı Hak: (Ya Musa! Dostlarımı benim için sevdin mi ve sevmediklerimden benim için uzaklaştın mı?) mealindeki ayet-i kerime ile cevap verdi. Musa “aleyhisselam” da böylece, Allah için amelin, (Hubb-i fillah) ve (Buğd-ı fillah) olduğunu anladı.
Muhabbet, sevgilinin dostlarını sevmeyi, dost olmayanları da sevmemeyi icap ettirir. Bu sevmek ve sevmemek, sadık olan aşıkların elinde ve iradesinde değildir. Çalışmaksızın, zahmet çekmeksizin kendiliğinden hasıl olur. Dostun dostları güzel görünür ve dost olmayanları da çirkin ve fena görünür. Dünyanın güzel görünüşlerine kapılanlara hasıl olan muhabbet de, bunu icap ettiriyor. Seviyorum diyen bir kimse, sevgilisinin sevmeyenlerinden kesilmedikçe sözünün eri sayılmaz. Buna münafık, yani yalancı denir.
Birisi bir gün gülistandan geçerken bakmış ki, güllerin arasında dikenler, ayrık otları, yabancı otlar var. Düşünmüş ki, bu güllerin arasında bu otların dikenlerin ne işi var, bunlar olmasaydı daha iyi olurdu, derken, otlardan birisi seslenmiş, efendi efendi!.. Biz halimizden memnunuz, sen bize karışma, bizim ne otu olduğumuz önemli değil, nerde ve nelerin arasında olduğumuz önemli, bizim kıymetimiz bu güllerin yanında olmakladır, hiç kimseye sen kimsin demezler sen kiminle idin derler diyor. Ahirette bile nerde ve kimlerle beraber olmak istiyorsak, bunu dünyada karar verip tercihimizi yapmalıyız. Çünkü burada kimlerle berabersek, kimleri seviyorsak ahrette de onlarla beraber olacağımız kesindir. Bu bir tercih meselesidir…
Vücutlar yakın olursa, kalpler yakın olur. Kalpler yakın olursa, herkes bir olur. Cemaatte rahmet, ayrılıkta azabı ilahi vardır. Birlik ve beraber olmakta rahmet, ayrılıkta azabı ilahi vardır. Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor ki; İnsanın kurdu şeytandır. Nasıl bir koyun sürüsüne kurt dalar, parçalar!.. İnsanı da, ayrı düştüğü, ayrı konuştuğu zaman, şeytan parçalar. Eğer iki mümin Allah rızası için bir araya gelse, şeytan aralarına giremez.
Şunu unutmayalım!..Rabbim insanları liderleriyle ve sevdikleriyle beraber haşredip, hesaba çekecek. Hepimiz yarın Allahın katında sadece dünyada ektiklerimizi biçeceğiz.
İyinin, doğrunun, haklının ve mazlumun tarafında oldu isek; kötünün, yanlışın ve zalimin karşısında haykırıp dik durabildi isek, ne mutlu bize…
Irak'ta Müslümanları katleden Amerikan kafirleri sağ salim evlerine dönsün diye dua eden bir Başbakanın peşine düşen Müslümanlar Ahirette ne ile karşılaşacaklarını iyice düşünseler iyi ederler.
Dünya ve ahret de huzur ve saadet isteyen Peygamber efendimizi sevmeli, O'nun sevdiklerini sevip, sevmediklerini sevmemelidir.